Botoks işlemi 10 – 15 dakika kadar sürer. İşlem süresi ve sonrasında bir rahatsızlık söz konusu olmaz. İşlem sonrası normal hayata hemen dönülür.
Botoks işleminin etkisi ortalama 4 – 6 ay kadar sürer. Geçen sürenin akabinde yeniden işlem yapılabilir. Botoksa tolerans (duyarsızlaşma) gelişmemesi açısından 3 aydan daha kısa süreli tekrarlamalar önerilmez.
Hamile ve emziren annelere botoks işlemi yapılamaz. Bu süreçlerin beklenmesi gerekir. Ayrıca uygulama yapılacak bölgede enfeksiyon varsa uygulama yapılamaz.
Doğru noktalara uygun miktarda yapılacak işlem ile kaşların bir miktar kalkması mümkündür.
Botoks dudaklara ve yüze dolgunluk kazandırmaz. Uygulama yapılan bölgeyi şişirmez. Yüz ve dudaklar için dolgu işleminin yapılması gerekir.
Botoksun etkisi ortalama 4-6 aydır.
Botoks uygulama yapılan bölgede hissizliğe neden olmaz. Sadece belirli bir süre uygulama yapılan kasın hareketini kısıtlar.
Botoks yüzde kırışıklıklara neden olan mimik kaslarına uygulanır. Alın, göz, dudak ve ağız çevresi ile boyun bölgesindeki mimik kırışıklıkları ve çizgilenmelerin giderilmesi amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Botoksun etkisi sadece uygulandığı alan ile sınırlıdır.
Botoks yılan zehiri değildir. Botoks (Botulinum toksini), Clostridium Botulinum adlı bakteriden elde edilen bir toksindir. Bu madde sinirlerden kaslara uyarının iletimini bloke eder.
Elbette.
Mimikleri kısıtlamayacak doz ve düzeyde yapılan ve yüz ifadesini etkilemeyen botoks uygulamalarına oyuncu botoksu denir.
Yüz anatomisini çok iyi tanıyan bir doktor tarafından yapılması önemlidir. Uygulama sonrası nadiren başağrısı görülebilir. İşlemin yapıldığı alanda cilt hassasiyetine bağlı kızarıklık görülebilir. Bu saydıklarımızın hepsi geçici durumlardır.
Yüzün anatomik yapısını tanıyan ve konu hakkında eğitim almış uzman bir doktor tarafından uygulanmalıdır.
Yapısal olarak küçük memeleri olan veya doğumdan sonra küçülmüş veya içi boşalmış memeler için uygulanır.
Nadir bazı durumlarda protezler bu amaç için kullanılabilir. Ama gerçekten meme dokusunda bir sarkma mevcutsa bu işlem bir meme dikleştirme ameliyatıyla birlikte yapılmalıdır.
Meme protezleri üç farklı noktadan yapılan kesilerle yerleştirilmektedir.
1) Meme altı kıvrımı
2) Koltuk altı kıvrımı
3) Meme ucu
Bu alanlardan yapılan kesilerle silikon, meme dokusunun altına veya göğüs kasının altına yerleştirilir. Kas altına yerleştirmede ameliyat sonrası dönemde daha fazla ağrı olmakla birlikte ameliyat sonrası problemlerin daha az olması ve daha naturel sonuçlar elde edilmesi açısından tercih edilmektedir.
Meme büyütme ameliyat genel anestezi altında yapılır ve genellikle 1-1.5 saat kadar sürer. Hasta ertesi gün taburcu edilmektedir. Ameliyat sonrası ağrı kesicilerle kontrol edilir. Hastalar genellikle birkaç gün içerisinde işlerine dönebilmektedirler.
Elbette ki bir sınırı vardır. Bu sınır vücut orantıları göz önüne alınarak uzman doktor tarafından belirlenir ve bu bilgi hastaya aktarılır.
Meme büyütme operasyonlarında kullanılan silikon protezler meme dokusu arkasındaki kasın altına yerleştirilir. Süt bezleri ve kanallarına zarar verilmediği için bu operasyon emzirmeye engel değildir.
Meme büyütme ameliyatından sonra kızarık halde olan izler zamanla belli belirsiz hale gelir. Bu belli belirsiz iz göğüs altında kalacağından kişi için rahatsızlık vermez.
Silikon protezler ömür boyu vücudunuzda sorun yaşatmadan kalabilir. Sadece çok nadir oluşabilecek komplikasyonlar sonucu çıkarılması gerekebilir.
Tabi ki mümkündür ve çoğu kez öyle olur. Ancak her ameliyatta olduğu gibi çok düşük düzeyde de olsa estetik sonucun istediğimiz şekilde olmama olasılığı vardır. Bunlar minik revizyonlarla düzeltilebilecek durumlardır.
Silikon protezler mamografi görüntülemesi almaya engel değildir. Ancak bu işlem öncesinde mamografi teknisyenine silikonunuz olduğunu söylemeniz önemlidir. Eğer aile geçmişinizde meme kanseri vakası var ise bunu doktorunuzla mutlaka paylaşmanız gereklidir.
Normal bir dokunma veya sıkmayla meme protezi kesinlikle patlamaz. Meme protezinin patlaması için çok ciddi bir künt travma olması gerekir. Ciddi bir trafik kazası, delici kesici alet yaralanması bu duruma örnek verilebilir.
Meme protezinin, kansere neden olmadığı birçok bilimsel araştırmacının yaptığı araştırmalar sonucunda saptanmıştır. Bu araştırmalarda, 20–30 yıl gibi uzun süreler boyunca takip edilen hastalar incelenmiş ve meme protezi konulan kadınlarda, protez konulmayan kadınlara göre meme kanseri oluşma oranının aynı olduğu hatta kanser riskinin biraz daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Meme Küçültme ameliyatı genel anestezi altında yapılır. Meme küçültme ameliyatlarında birçok cerrahi teknik mevcuttur. Uygulanacak teknik memenin büyüklüğüne, şekline ve cerrahın tercihine göre değişir. Genellikle ters T şeklinde bir iz olmaktadır. Son yıllarda meme altı kıvrımı boyunca kesi yapılmayan ve “vertikal mamoplasti” denen bir teknik popüler olmuştur. Bu teknikte meme başından aşağıya dikine bir iz olmaktadır. Bu izler ilk aylarda belirgin ve kırmızı görünmekte daha sonra yumuşayıp rengi açılarak daha az görünür hale gelmektedir. Meme küçültme ameliyatı yaklaşık 2-3 saat kadar sürmektedir. Ameliyat sonrası hasta 1 gün yatırılarak ertesi gün taburcu edilmektedir. Hastalar dikiş bölgelerindeki pansumanlarla, sporcu sütyeni şeklinde elastik özel bir sütyen giyerek birkaç günde aktivite ve işlerine dönebilmektedir.
Meme başında kısmi duyu kusurları olabilir. Süt bezlerinin bir kısmı çıkarıldığı için süt verme fonksiyonunda bir azalma olabilir. Bu kayıpların miktarı, memenin büyüklüğü, sarkıklığı ve uygulanan cerrahi teknikle ilişkilidir. Meme küçültme ameliyatı sonrasında özellikle dikiş hatlarında küçük cilt kayıpları olabilmektedir. Bunlar genellikle pansumanlarla kendiliğinden düzelmektedir. Bu tip komplikasyonlar özellikle sigara içen hastalarda daha sık rastlanır.
Meme küçültme operasyonundan sonra kullanılacak tekniğe göre ters “T”, anahtar deliği, “J” vb şekillerde iz kalabilir. Başlangıçta kızarık oldukları için fark edilir olan bu izler zamanla belli belirsiz hale gelebilir. Bu belli belirsiz izin bir kısmı göğüs altı kıvrımında, bir kısmı da göğüs ucu çevresinde kalacağından kişi için rahatsızlık vermez.
Meme küçültme ameliyatında meme bezlerinin bir kısmı alınmak durumundadır. Bu nedenle süt verme fonksiyonunda bir azalma olabilir. Bu kayıpların miktarı, memenin büyüklüğü, sarkıklığı ve uygulanan cerrahi teknikle ilişkilidir. Bazı teknikler sayesinde süt verme fonksiyonlarında çok büyük kayıplar meydana gelmez.
Normalden büyük göğüsler kişiyi sosyal, psikolojik ve sağlık açısından kısıtlayabilmektedir. Memeler büyüdükçe sırt ve boyuna uygulanan yük artmakta, bu sebeple ağrı oluşmaktadır. Ayrıca sıcak havalarda meme altında kötü koku ve pişiklere rastlanmaktadır. Sosyal hayatta özellikle kıyafet seçimi ve spor konularında büyük memeli kişiler zorluk yaşamaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı meme küçültme ameliyatlarına sadece estetik amaçlı yapılan bir operasyondur demek doğru olmaz.
Meme küçültme operasyonlarında meme dokusunun büyük kısmı çıkarıldığı için kanser oluşma ihtimali azalmaktadır. Meme küçültme ameliyatı gerçekleşmiş olsun ve ya olmasın, kişi her hangi bir dönemde meme kanseriyle karşı karşıya kalabilir. Bu sebeple ameliyata bağlı kalınmaksızın riskleri azaltmak için meme kontrolleri düzenli olarak kişi tarafından yaptırılmalıdır.
Meme küçültme ameliyatı için meme gelişiminin tamamlanmış olması gerekir. Özel bir durum yok ise genellikle 18-20 yaş üzeri yapılan bir operasyon olup; üst yaş sınırı yoktur.
Emzirmeyi engellemeyecek teknikler uygulandığında gebelik öncesi ve ya sonrası yapılması arasında bir fark yoktur.
Gerek yaşlanmaya gerekse de hormonal nedenlere bağlı meme dokusunda azalmalar olur. Bu da memenin içinin boşalmasına ve sarkmasına neden olur. Ayrıca memeler süt dolu olunca büyür, emzirmeyle boşalırlar. Bu tekrarlanınca memeler de doğal olarak sarkar. Bazı durumlarda sarkıklık erken yaşlarda başlayabilir ve bazen de bu durum memeyi taşıyan bağların doğuştan zayıf olmasından kaynaklanabilir. Göğüs dikleştirme ameliyatı için kullanılan tekniklerde meme ucundan aşağıya doğru ters T şeklinde iz olur. Genellikle meme ne kadar sarkıksa bırakılacak iz de o kadar büyük olur. Teknik açıdan meme küçültme operasyonuna benzer. Fakat doku çıkarılmaz. Genel anestezi altında yapılır ve genellikle 3 saat kadar sürer. Ameliyat sonrası hasta 1 gün yatırılır ve ertesi gün taburcu edilir. Birkaç gün içerisinde de işine dönebilir.
Maalesef hayır. Çok az sarkıklığı olan hastalarda meme ucunun hafifçe kaldırıldığı olur fakat meme portezlerinin tek amacının memeyi büyütmek olduğu unutulmamalıdır!
En sık uygulanan ve ilk tercih edilen teknik, karın bölgesindeki yağ dokusunun altındaki kasla birlikte karından göğse doğru oluşturulan bir tünelin içinden geçirilerek, göğüs bölgesine taşınması şeklindedir. Bu teknikle eğer varsa kişi karnındaki fazlalık oluşturan yağlardan da kurtulmuş olur. İkinci teknik; aynı taraf sırt bölgesinde bulunan kas üstündeki bir cilt adasıyla birlikte göğüs bölgesine taşınması işlemidir. Bu yöntemle daha estetik sonuçlar elde edilmektedir. Üçüncü teknikte, meme bölgesine ”doku genişletici” bir ameliyatla yerleştirilir. Daha sonra bunlar serum ile şişirilerek üzerindeki cilt genişletilmiş olur. Yeterli büyüklük sağlandıktan sonra ya bu doku genişletici yerinde bırakılır yada çıkarılarak yerine silikon protez konulur. Bu yöntemle ideal bir büyüklük genelde 8 haftada elde edilir. Bu işlemlerden sonra eksik kalan meme başı görünümü oluşturmak için ek cerrahi işlemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Kliniğimizde meme ucu çevresindeki kahverengi alan ameliyatsız olarak çözülmektedir.
Yeniden meme yapımı ameliyatı büyük bir ameliyatlardır. Genel anestezi altında yapılmakta ve yaklaşık 3–6 saat sürmektedir. Ameliyattan sonra kişi 2–3 gün hastanede tutulduktan sonra taburcu edilmektedir. İki hafta içinde dikişleri alınmakta ve bu süre içerisinde istirahat etmesi önerilmektedir. Daha sonra gerekli ise hasta psikoterapi ile normal yaşantısına iade edilmektedir.
Yaşlanma ile birlikte cildin hyalüronik asit içeriği azalır ve cildin su tutma kapasitesi düşer. Deride bulunan kolajen ve elastik lifler kırılmaya ve eskimeye başlar. Bu kırılmalar doğal yaşlanma sürecimizin bir parçası olmakla birlikte, fazla kaş çatma, gözleri kısarak bakma, gülümseme ve diğer yüz mimikleri de çizgilerin oluşmasına katkıda bulunurlar. Sigara içmek ve kirli hava gibi çevresel faktörler de yaşlanmayı hızlandırırlar. Yüz kırışıklıklarını doldurmak için en sık olarak kullanılan işlem dolgu tedavisidir. Dolgu tedavisi dudakların dolgunlaştırılması işleminde en yaygın ve etkili yöntemdir.
Cerrahi olmayan basit bir işlemle yüz gerginliğini sağlayan dolgu enjeksiyonları, dudak çevresi ve yüzün alt yarısındaki çizgi ve kırışıklıkları giderir. Doğru uygulandığında özellikle dudak, burun ve yanak arasında oluşan çizgilerin yok edilmesi ve dudak estetiğinde, mükemmel sonuçlar alınmaktadır. Yüzde etkili ve sağlıklı bir şekilde çok daha genç bir görünüm elde edilebilmektedir. Genellikle burun seviyesinin üstündeki kırışıklıklara Botox uygulanırken, burun seviyesinin altındaki kırışıklık tedavilerinde dolgudan yararlanılır.
Dolgu maddeleri yüzdeki mimik kırışıklıklarının hemen tamamına uygulanabilmektedir. Burun, dudak ve dudak kenarındaki çizgilere, dudaktan aşağıya inen “kukla çizgilerine” yapılan uygulamalar başı çekerken, dudak dolgunlaştırma ve elmacık kemiklerinin belirginleştirilmesi yanak çöküklerinin giderilmesi amacıyla yapılan uygulamaların sayısı da oldukça fazladır.
Bu dolgu maddelerinin ortalama 6-18 ay kalıcılık süresi vardır. Sonrasında tekrarlamak gerekebilir. Yağ enjeksiyonu gibi kalıcı dolgu maddelerinin kalıcılık süresi ömür boyu devam eder.
Hyaluronik asit içerikli dolgu maddeleri sadece kırışıklıkların giderilmesi amacıyla değil, yanak ve elmacık bölgesi çöküklerinin giderilmesinde, dudak kalınlaştırma ve dudak kontörlerinin belirginleştirilmesi amacıyla da kullanılmaktadır.
Tek bölgeye yapılacak uygulama ortalama 15-30 dakika kadar sürer.
Kişiyi olumsuz etkileyecek bir ağrı acı oluşmaz. Bazı uygulamalarda lokal anestezi uygulanabilir.
Uygulama sonrası rahatlıkla günlük hayatınıza devam edebilirsiniz.
Yağ enjeksiyonu için kullanılacak yağlar liposuction veya direkt kesilerek alınabilir. Girişim yapılacak işlemin büyüklüğüne göre lokal veya genel anestezi altında yapılabilir.
Lipofilling yani yağ enjeksiyonu, vücudun yağ miktarı fazla olan bölgelerinden liposuction yöntemiyle ya da açık teknikle yani direkt kesi yapılarak alınan yağ dokularının, ihtiyaç duyulan bölgeye özel kanül ve tabancalı enjektör sistemiyle enjekte edilmesi işlemidir. Alınan yağ dokuları enjekte edilmeden önce; yıkama, süzme veya santrifüj gibi işlemlerden geçirilir. İşlem küçük ve tek bir alanda yapılıyorsa lokal anestezi ile gerçekleştirmek mümkündür. Eğer birden fazla alanda ve daha çok miktarda lipofilling yapılacaksa genel anestezi tercih edilir. Lipofilling operasyonundan maksimum faydayı sağlamak için teknik bakımdan dikkate alınması gereken pek çok ayrıntı vardır ve bu ayrıntıların ihmal edilmesi, sonucu olumsuz yönde etkiler. Yani bu işlemin çok basit bir işlem olduğunu düşünmemek gerekir. İşlemi uygulayacak estetik cerrahın bu konudaki teorik malumatı ve deneyimi alınacak sonuç üzerinde etkili olan en önemli faktördür.
Lipofilling, yanaklarda ve elmacık kemikleri üzerindeki çöküklükleri gidermek amacıyla kullanılır. Ayrıca dudakları kalınlaştırmak ve dudaklardaki ince çizgilerin giderilmesi için de lipofilling tekniğinden yararlanılır. Gene alında ve yüzün diğer alanlarında herhangi bir travma ya da operasyon sonucu ortaya çıkmış olan çöküntüleri düzeltmek için bu teknik son derece yararlıdır. Yüz bölgesindeki diğer bir uygulama alanı da, mikrogenia dediğimiz çene ucu kısalığının ya da küçüklüğünün düzeltilmesidir. İki kaş arası, alın veya üst dudakta oluşan ve kalıcı hale gelmiş derin kırışıklıkların düzeltilmesi amacıyla da mikrolipofilling şeklinde uygulamalar yapılabilir. Enjekte edilen yağ dokusunun bir kısmı emilerek vücut tarafından yok edilse de kalan miktar artık kalıcıdır ve bir daha yok olmaz. Bu da tamamen emilerek belli aralıklarla tekrar edilmesi gereken geçici dolgu sistemlerine göre çok büyük bir avantajdır.
Liposuction, vücuttaki yağların emilmesi işlemidir. Zayıflama değil vücut şekillendirme için kullanılan bir estetik cerrahi operasyondur.
Liposuction, egzersiz ve düzenli diyet programına rağmen, istenilen cevabı alamayan bu inatçı yağ birikintilerinin olduğu kişilerde uygulanmaktadır. Unutulmamalıdır ki vücut hatlarının düzeltilmesi için yapılan liposuction kesinlikle bir zayıflama operasyonu değildir.
Yağ alınan bölgelerde şişlikler – morluklar ve uyuşukluk olabilir. Bunlar kendiliğinden düzelir. Liposuction işleminden sonra en önemli komplikasyon yağ alınan bölgelerde engebeli bir görüntü oluşabilmesidir. Bunun iki önemli nedeni vardır. Bunlardan biri, kişinin ameliyat sonrası büyük miktarda kilo alıp vermesidir. İkincisi de bu işlemin deneyimsiz bir uzman tarafından yapılmasıdır. Fakat bu komplikasyon çözümsüz değildir. Bir takım rötuş işlemleri ile giderilebilmektedir. Emboli çok düşük bir ihtimalle olabilen önemli bir problemdir. Özellikle çok miktardaki yağ alımlarında ve bunun için özellikle riskli sayılabilecek (varisli hastalar, yaşlı hastalar) kişilerde karşılaşılabilecek bir komplikasyondur. Konusunda yeterince uzmanlaşmış kişilerin yaptığı liposuction’ dan sonra bu komplikasyon neredeyse artık gözükmemektedir.
Günümüz sağlık uygulamalarının bazıları reklam amaçlı olarak gerçekte liposuction ile ilgili olmamalarına rağmen ameliyatsız liposuction teknikleriymiş gibi tanıtılmakta ve sunulmaktadır. Liposuction başlı başına bir ameliyattır. Liposuction’un ameliyatsızı olmaz. “Ameliyatsız Liposuction” demek başlı başına bir aldatmacadır.
Liposuction, uygulama yapılacak bölgenin genişliği ve bölge sayısına bağlı olarak genel ya da lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Bu nedenle liposuction yapılan hasta uygulama esnasında hiçbir acı ve ağrı hissetmez.
İşlem sınırlı bir bölge için yapılacaksa lokal anestezi (bölgesel uyuşturma) ile yapılır. Birden fazla bölgede çalışılacak ve / veya çok miktarda yağ alınacaksa genel anestezi altında operasyon gerçekleştirilir.
Eğer sigara kullanımı söz konusuysa iyileşme sürecine olumlu katkı sağlamak için operasyon öncesi ve sonrası dönemde kullanmamak gerekir. Ayrıca operasyon öncesinde kan sulandırıcı vb. düzenli kullandığınız bir ilaç var ise; bunu mutlaka hekiminizle paylaşmanız gerekir.
Operasyonda süre çalışılacak bölgenin durumuna, emilecek yağ miktarına, kullanılan tekniğe ve uygulanacak anestezi yöntemine göre değişmektedir. En sağlıklı yanıtı muayeneniz gerçekleştikten sonra hekiminiz söyleyecektir.
İşlem yapılan bölgeye göre liposuction ameliyatı sonrasında bir miktar ağrı, yanma ve acı hissedilebilir. Ancak hissedilse bile minimal olup basit ağrı kesiciler ve istirahat ile kolaylıkla kontrol altına alınabilmektedir.
Liposuction ameliyatından sonra başlangıçta belli olan izler size rahatsızlık vermeyecektir. Zamanla da belli belirsiz bir hal alacaktır.
Liposuction beden gelişimini tamamlamış herkese yapılabilmekle beraber 18 yaşından küçükler için yasal zorunluluk gereği ailelerinin onayı gerekmektedir. Ayrıca kişinin her hangi bir sağlık problemi olmadığı ve ya operasyona engel bir durum söz konusu olmadığı sürece üst yaş sınırı yoktur.
Liposuction sonrası yağ hücrelerinin sayısında azalma görülür ve bu hücrelerin kendini tekrar yenilemesi söz konusu değildir. Hasta kilosunu muhafaza ettiği takdirde sonuç kalıcıdır. Ancak aşırı kilo alıp verildiği takdirde; kalan hücreler yağ depolamaya devam ederek hacimlerini arttırdıkları için eksilen hücrelerin hacimsel olarak yerini alabilirler.
Daha önce liposuction uygulanmış bölgede yeniden birikim olursa ve /veya bir düzensizlik olması durumunda kolaylıkla tekrar yapılabilir.
Mümkünse en az bir ay öncesine kadar ağda, epilasyon gibi kılları kökündan alma gibi işlemler yapılmamış olmalıdır. En az bir ay içerisinde solaryum ve güneş banyosu yapılmamış olması tercih edilir. Tedaviden 1 gün önce bölgenin uygun bir şekilde traş edilmesi yeterlidir. Lazer epilasyon işlemi sonrası kıl kökü 65 C ye kadar ısınır ve tahrip olur. Bu sayede kıl üretemez hale gelir.
Lazer epilasyon sonrası hafiften koyu renge kadar değişen kırmızılık ve kıl etrafında şişkinlik oluşur. Bu reaksiyon çoğunlukla 1-2 saatte kaybolur. Kliniğimizde bu reaksiyon için gerekli soğutma işlemi yapılmaktadır. Uygulama yapılan bölgenin en az bir hafta güneşe maruz kalmaması gerekmektedir. Lazer epilasyon uygulaması yapılan bölgelerde iki seans arasında tüyler ağda, epilasyon aleti vb. gibi yöntemlerle alınmamalıdır.
 
